Kuyuya Düşen Eşek Fıkrası

Günlerden bir gün, Aliağa’nın köylerinden birinde, adamın birinin eşeği, kuyunun birine düşmüş.

Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde.

Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü. Zavallı eşeği kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik yaralanmış. Üstelik de kuyu derin. Karşılaştığı bu durumdan, kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağız köylüleri yardıma çağırdı. 

Ne yapsak, ne etsek, nasıl eşeği çıkarsak soruları havada kaldı. Sonunda karar veril di ki; bu eşeği, bu derin kuyudan kurtarmak için çalışmaya değmez. Tek çare, kuyuyu toprakla doldurmak. 

Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar. Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkelenerek dibe döktü. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde, her an biraz daha yükseldi. Ve sonunda yukarıya kadar çıkmış oldu. 

Köylüler ağzı açık bakakaldılar. 

Hayat bazen bizimde üzerimize abanır. Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur. Bunlarla baş etmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüp silkinmek ve kurtulmak, aydınlıklara doğru adım atmaktır!

Seçenin Özverisi Fıkrası

Orman müthiş bir hızla yanarken küçücük bir serçe yakındaki gölden gagasına su alıp ormanın üzerine bırakıyor ve tekrar göle uçuyormuş. Ormanın yanışını çaresizlikle izleyen hayvanlardan biri alaycı bir tavır ile bağırmış:

-“Ne o, ormanı birkaç damla su ile mi söndüreceksin?”

Serçenin verdiği cevap çok manidardır :

-“‘Benim elimden gelen bu.”

Çıkarılacak Ders: Ben ne yapabilirim demeyip olağanüstü bir durumda herkes ama herkes bilinçli olarak elinden geleni yapmalı ve seyirci kalmamalıdır.

You may also like...